skip to Main Content

Dillerimiz ayrı olsa da hayatlarımızı ortaklaştıran hikâyelerimiz var bizim

Dillerimiz ayrı olsa da hayatlarımızı ortaklaştıran hikâyelerimiz var bizim.

 

Hikâye sahibi 15 yaşında genç kız…

Annesi, kız kardeşleri ve kendisi için Irak’tan Türkiye’ye gelme hikâyeleri fedakârlıklarla dolu…

3 Temmuz 2015’te DEAŞ’ın bombardımanı sonrasında babasının çalıştığı şantiye yerle bir olur. Böylece dört kız kardeş ve anneleri bir başlarına kalır.

Anne, evlerini geçindirmek için ne iş bulduysa yapar. Bu sırada savaş kendi bölgelerinde devam ediyordur.

Uzaklaşmak bir tercihten çok zorunluluk olduğunda kendilerini amcalarının evine sığınmış bulurlar. Ancak savaş peşlerini bırakmaz. Bir patlamayla amcalarının evi yaşanmaz hale gelir; daha da fenası genç kız, kardeşleri ve annesi dışında tüm ailesini bu patlamada kaybeder.

Anne için gitmek artık tek seçenektir. Göç. Irak’tan Türkiye’ye sadece geceleri yol alarak sınıra ulaşırlar.

Iraklıların yoğun olduğu mahallelerde dolanır, en sonunda kendilerine bir göz oda bulup kurulurlar.

Anne dört kızına bakmak için iş ararken kendini portakal bahçesinde mevsimlik işçi olarak olarak bulur.  Sezon bittiğinde ise inşaatta… Ne var ki sağlığı da bu süreçte bozulmaya başlar.

Durumlarından haberdar olan bir komşunun yönlendirmesiyle çözüm bulabilecekleri bir kuruma müracaat edip yardım isterler.

 

Hikâyenin bu noktasında tanıştık biz bu fedakâr anne ve pırlanta gibi dört evladıyla.

İlk iş olarak Kızılay’ın desteği ile ameliyat olabilmesi için gerekli bağlantıları sağladık. Anne şu an iyileşme sürecinde.

15 yaşındaki kızı, merkezdeki seramik sınıfına katıldı. Bir sonraki dönemde Türkçe dersleri alarak Türkiye’de eğitimine devam etmeyi planlıyor.

Küçük kardeşlerin de okula yazılması sağlandı.

Tüm bunların içinde uzun vadedeki güvenliklerini de unutmadık. Bir süre için de olsa sigortalı bir işe başlaması için görüşmeleri tamamladık, devamında çalışabilmesi için araştırmalarımıza da devam ediyoruz. Kendisi de zaten bir an önce ayaklanıp çocukları için mücadele etmeye devam etmek istiyor. Kızlarının hiçbir şeyden eksik kalmasını istemiyor.

Annenin bu denli mücadele etmesi, hikâyeyi bizimle paylaşan kızımıza ve kardeşlerine ışık olmuş durumda.

Genç kız “İnsan bedenini tutan omurga gibi, annem de bizi bir arada tutuyor” diye ekledi. Onun aldığı ilhamı ve gücü biz de hissediyoruz. Böyle bir dayanışmanın parçası olmaktan son derece mutluyuz.

 

Okuduğunuz hikâye canlı kanlı, göz yaşları içinde paylaşıldı Nur Taşdemir ile. Nur kim mi? Merkezimizin bir diğer faydalanıcısı. Dinledi, ağladı, hissetti ve yarattı…

 

 

 

Back To Top
Seyhan Belediyesi Kadın Dayanışma Merkezi